25 Aralık 2014 Perşembe

bikaç satır uyarı. boş şeyler nihayetinde.

uyarı.

bu yazı ağır miktarda kamu spotu içerir, çok fazla ciddiye almayın.

neden bunu diyorum, ciddiye alınca kaçıyorsunuz. önemsemek istiyorsunuz ama neşenizi bozduğundan pek de umurunuzda olmuyor ciddiyet. sonra da içe dönülüyor işte. aslında daha anlamlı bir giriş yapmak isterdim ama mesele ciddi. pat diye girince daha çok dikkat çekiyor, affola.

şimdi size böyle dedim diye kendinizi kasmayın ya. gülmeyin de. hatta yazının sonuna kadar sabredemeyip bırakabilirsiniz, cidden. buna alınmam, okumanızı beklemiyorum çünkü. tek derdim can sıkıntısı. yok yok, yalnızlık değil. hele gecenin bu vaktinde (01.19) burada isem yalnız değilimdir.

itiraf edin, derdiniz can sıkıntısı değil yalnızlık. ben mi? benimki de sadece can sıkıntısı zaten. yalnızlık nedir diye soranlara "siz ölüyorum dediğinizde bile kimsenin umurunda olmamanıza yalnızlık adı verilir" derim. konu ne ara size geldi, aslında ben gayet ciddi bir şekilde kendimden bahsedecektim. yazının uzun ya da kısa, yani nasıl istediğinizi soracaktım. ama bu pek bir şeyi değiştirmeyecekti, nasıl mı? şöyle. siz ne kadar okumak isteseniz de istemeseniz de bu yazı bir yerde bitecek. bir hikayenin bitmemesi için hiç başlamaması gerekir. öyle derler, ben pek anlamam bu işlerden. sanırım sonundan çok devamıyla ilgilenmekten kaynaklanıyor. bir bakıma da hikayenin ana karakteri bile olsanız, yazar sizi ve kalanınızı pek düşünmüyor bazen. sanırım bu ironi ya da saçmalık. siz karar verin.

bence saçmalık. yok yok, yazıdan bahsediyorum. genelinden. cidden okuduysanız sizi tebrik ederim. ben ciddiye almayın demiştim ama, sonra uyarmadı demeyin.

11 Aralık 2014 Perşembe

Edebi değil, otobüs muhabbeti.

Ben soğuk bir adam değilim. Bu, ilişki üzerine. Ahkam kesip, yine mi yaea haletine girecekseniz okumayın. Oku diyen yok. Her şeyi okudun bir bu mu kaldı. Sinirliyim çok. Öyle böyle değil. Her cümle bir nefes. Neyse, ben soğuk bir adam değilim. Basit yazacağım, çünkü böyle bir konu. Kız arkadaşım ile ilgili problemim var. Konuya bak amk yahu. Bu sadece. Bir yerlerde insanlar ölüyor, açlık çekiyor, tecavüze, hakarete uğruyor ama ben kız arkadaşımla problemim var diye dertleniyorum. Peki ne yapayım? Bırakayım mı bunu? Kızı değil, fikirin efkâr olmasını. Çoğaldıkça olmuyor mu, nasıl bırakayım ki zaten. Çaresiz bir adam değilim ama derdini anlatamayan insandan çıkar bu seri katiller. Dinlemediğiniz değil yahu, sizinle alakası bile yok adamın, kızgın ve can yakmak istiyor. Sen denk gelirsen seni de yakar. Döşediğiniz dinamitlerim altında bir ben kalmayacağım, hepimizin canı yanacak bu işten. Ben size, yazmaya iten şeyi açıklıyorum. Evet veriyorum size yüzyıllardır hebrew ile şifrelenmiş yazıtlarda saklanan sırrı. Herkes sıkıntıdan yazıyor. Bu kadar basit işte okuduğumuz şeyler. Sebep bu, yok canım demeden önce, dur ve düşün bunu. Bak,'' güneşte saçlarını yıkayan ve şarkı söyleyen erkekler dışında tanrı yoktur, güzel şeyler tanrıdır'' diyen D.H lawrence bunu sıkıntıdan yazmış. Peki ben niye yapmayayım, sıkıldım ve yazıyorum ne var bunda. Konu dağıldı yahu, nereye geldik. Konuşurken de böyle oluyor, ondan mı soğuk diyorlar lan bana? Olm dünyadaki en son adamlardan biriydim ben soğuk diyebileceğiniz. Nasıl dediniz lan? Nasıl yaptınız? Görmemek için sevildiğinizi hala neden vuruyorsunuz onun bunun lafına bakıp. Taşımasın edebi değer, ulan ben aylardır Türkçe muhabbete bile giremedim reelde, bunları yazdığıma şükür ediyorum. Kızgınım ve önüme ne gelirse kırmak istiyorum. Sadece konuşmaya ihtiyacım var; edebi değeri, figurative Language'i başka zaman tartışırız.

2 Aralık 2014 Salı

uçurum

bir şeye ne zaman adım atsam koşarken buluyorum kendimi. neden fren eklemediniz bana? ya da niye son virajdan önce aklıma geliyor durmak? şimdi işin yoksa bir sürü şarkı dinle, bir sürü şey oku. ne diyordu menteş, şiddete meyyalim vallahi dertten.

bu yazdıklarımın gerçek kişi, kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur. ya da sınırlıdır. son zamanlarda bu da çıktı, sınırlı yokluk. sınırlı varlık. varlık ve hiçlik. adım atınca böyle korkunç bir mutluluğa adım atmak gerekiyor, o zaman sınırdakileri dışarıdan görebiliyorsun. bunun, dışardan görmenin bir çok şeyle alakası var ama. ceviz ağacının altında bir şey yetişmez mesela, dikersen ölür. dışardan bakarsan, sağ kalırsın. bunun gibi bir şey. bir şey isteyecekseniz, çam ağacından isteyin. dallarını, gölgesini ve kokusunu. o sizi barındırır.

cigarayı son kez çekmeden filtresine kadar gelmişti tütün. aklıma gelenleri sıraladım, aklımdan önce gözlerim geldi. yanıyordu. sonra onu yakan, son fırt'ından önce aklıma gelmeyen cigara geldi, ona yandım. baktım aklıma acıdan başka bir şey gelmiyor, bakmayı bıraktım ben de. acının iki anlamı var ama, onları bırakmadım. ve ilk anlamı gerçek, diğeri ise pek bilinmez.