25 Haziran 2013 Salı

Papatya

Hafiften bir mırıldanmayla söndürmüştü cigarasını. "aah!" diyebilmişti sadece, elleri duman ile ilgili son vazifesini yerine getirirken. İçlenişini derinleştiriyordu. Kendine azap çektiriyordu. Damarlarında kan tersine akıyordu sanki. Ya da ilerlemeyi bırakmıştı zaman. Beyni işlevlerini yerine getirmiyordu.
Sokağın köşesinde peçete satan çocuk misali, hüznü patronunun onun emeğinden, kendinden çaldığını düşünmesiydi. Kaç tane sattığıyla ilgilenmiyordu o, sadece inandırabilme ümidi vardı.
Bazen uçurumun kenarındaki orta halli taş gibi hissedersin ya kendini, havaya duyduğun güvensizlik vardır hep. Seni incitecek, yerinden edecek kadar esmem, o kadar gürlemem demişti ama gidişat onu göstermiyordu. Ya verdiği sözü unutmuştu, ya da başkalarının isteklerini dikkate almaya başlamış, senin önceliğin gitmişti. Oradaki taş gibiydi işte O’da. Yerinde ağır, sadece oraya uyumlu olabilecek derecede şekilli. Papatya’nın yanındaki gerekli hacim kaplayıcı. İşte araya giren gereksiz hava, saydam “şey” parçası her şeyi başlatır ya, bu düşünceleri de bir şey başlatmıştı. Herkeste olduğu gibi bir söz, bir davranış, bir olay. Önemi yoktu oradaki nesnenin. Önemli olan orada olmasıydı. Orada olmalı mıydı? Yerini hissedebilmen, varlığından emin olabilmen için yerinden etmesi mi gerekiyordu? Papatya’nın yanındaki anlamlılığını seni ortadan kaldırmadan anlayamıyor muydu?
Yine geldik o klasik soruya. Tam anlamıyla güvenemeyecek miyim, mümkün değil mi bu? İç sesi bu soruyu yanıtladı.
        -   Her şey zıddıyla vardır. Siyahın varlığı beyazı ispatlar, gece gündüzü onaylamaktan kaçınmaz. Dağın zirvesine giden yol varsa, eteklerine giden yol da vardır. Noksanlık, yanlışlık hissediyorsan tamamı, doğrusu da vardır elbet. Aynı yere bakmaya devam ettiğin sürece göremezsin sadece. Ya uçurumunu değiştireceksin, ya papatyayı.

“aah!” diyebilmişti iç sesine sadece, cigarasını söndürürken. Bankta yanında oturan adam garip bakmıştı, anlayamazdı tabi.

Yerinden doğruldu. Yürümeye kaldığı yerden devam etti. Nereye mi gidiyordu? Doğru papatya’ya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder